Ekim ayı hayatımıza bir öğretmen gibi önemli dersler
vermek üzere giriyor. Manevi anlamda bu ayın oldukҫa yüklü olacağını
söyleyebiliriz. Bazılarımız geҫmişe dönüp bir takım hesaplaşmalar ve yüzleşmeler
yaşamak durumunda kalabilir, bazılarımız ise yeni oluşan durumlar karşısında
bir iҫe dönme ve derin sorgulamalar yapma gereği hissedebilirler. Bu ay her ne
yaşarsak yaşayalım, mevcut enerjiler bizi olayların görünen kısmından öteye
bakmaya zorlayacaklar.
Hayatta başımıza gelen her şey, aslında bize bir şey
anlatır. Ancak olayların tam ortasındayken duygularımız o kadar yoğundur ki,
bizi bir anlamda uyuştururlar, iҫ sesimizle olan bağlantımızın kesilmesine
neden olurlar. İҫ sesimizi ancak sükunet halindeyken duyabiliriz. Oysa acı,
üzüntü, şok, heyecan, korku, endişe gibi yoğun duygular, kafamızda ahenksiz bir
düşünce kalabalığına, sürekli tekrarlayan endişe verici düşüncelerden oluşan
bir fikir ve ses kaosuna yol aҫar. Böylesi bir ruh halindeyken en zor olan şey,
bizi hayatın üҫüncü boyutundan öteye, kaynağın kendisine bağlayan iҫ sesimizi
duyabilmektir.
Bu ay iҫ sesimizle, yani özümüzle temasa geҫeceğiz. Görünenin
ötesine bakabildiğimiz müddetҫe yolumuzda daha rahat yürüyebiliriz. Aksi
takdirde olumsuz tavrımız, karmaşaya katıda bulunmaktan öteye geҫemez. O
nedenle bu ay doğayla bütünleşmek iҫin fırsatlar yaratın. Huzur verici mekanlarda
bulunun, ruhunuzu dinlendiren müzikler dinleyin, meditasyon yapın ve özünüzle
temas kurmanızı sağlayan ilham verici kitaplar okuyun. Ve her ne olursa olsun
sükunet iҫinde kalmaya ҫalışın.
Pek ҫoğumuz yalnızlıktan ve derin düşüncelere dalmaktan
korkarız. Ancak bu ay, varolan korkularımızla yüzleşmenin aslında ne kadar
özgürleştirici olduğunu keşfetme şansımız var. Suҫlamadan, ”niye ben” demeden,
isyan etmeden, kurban rolüne de girmeden ve en önemlisi kaҫmadan sorunlarımızın
kaynağına inmemiz gerekiyor. Hayat, yaşattıkları vasıtasıyla bize bir şey
söylemeye ҫalışıyor. Duymaya hazır mısınız?