Bugün sizinle çok özel bir insanı ve yaydığı ışığı paylaşmak istiyoruz: Nick Vujicic. Görüntüsüne aldanıp ona acımayın, çünkü o birçoğumuzdan çok daha güçlü. En büyük gücü de kendisini ve hayatı sevmesi.
Bu blogda sizlerle paylaştığımız tüm bilgilerin aslında yönlendiği tek bir nokta var: Potansiyellerimizi keşfetmek. Fakat esas yolculuk bu keşiften sonra başlıyor.
Hepimiz farklı hayat amaçlarıyla bu dünyaya geldik. Zaten bu yüzdendir ki yeryüzünde tek bir insan tipi yok. Etrafınıza bir bakın, farklı ne kadar çok mesleğe, yeteneğe ve hatta bakış açısına sahip insanlarla çevriliyiz! Hayat, her türlü rengi içine alacak kadar zengin ve açık.
Potansiyellerimiz doğuştan sahip olduğumuz içsel donanımlardır. Ancak ironik bir şekilde en çok onları kullanmakta güçlük çekeriz. Hepimizin sebebi farklıdır, ama temelde kendini inkar ve kendine güvenmemek vardır.
Bugün farklı bir şey yapın ve en çok neye tepki verdiğinizi gözlemleyin. Sizi yolunuzdan alıkoyan, o size has potansiyellerinizin eyleme dönüşmesini engelleyen korkuyu verdiğiniz tepkilerde göreceksiniz.
Hepimiz "onaylanmak" ve "sevilmek" isteriz. Yargılanma ya da yalnız kalma korkusuyla kendimizi ve durumları baskılayan tepkiler veririz. Hayat ise sadece ve sadece tepkilerinizi değiştirdiğinizde değişir, çünkü verilen her tepki yapılan bir seçim demektir.
Siz bu dünyaya "ruhunuzu" ifade etmek için geldiniz. Yaşadığınız şeylerin her biri sizi bu gerçeğe uyandırmak için varlar! Ve tam şu anda tüm evren nefesini tutmuş bir şekilde ruhunuzu ifade etmeye izin vereceğiniz o anı, yani sizi bekliyor! Siz bu çağrıya nasıl tepki veriyorsunuz?